ENÜREZİS NOKTURNA (GECE İŞEMESİ)
Genellikle 5 yaşın üzerindeki çocuklarda görülen,özellikle geceleri tekrarlayarak devam eden idrar kaçırma durumudur.
İdrar kaçırma,sadece geceleri ya da sadece gündüzleri, ya da hem geceleri hem de gündüzleri olabilir.
Sağlıklı çocuklar da uykudan önce çok miktarda sıvı tükettiklerinde,gece idrar kaçırabilirler. Enürezis nokturnadan söz edebilmek için,idrar kaçırma sıklığının haftada ikiden fazla ve tekrar eden durumlar olması gerekmektedir.
Halk dilinde "gece işemesi", tıp dilinde ise "enürezis nokturna" olarak adlandırılan bu durum, 5 yaşın üstündeki çocukların yaklaşık %15'inde görülmektedir. Bunların %70-80'i bebeklikten itibaren yatak ıslatan (primer) grup olup,%25'i ise bir dönem mesane kontrolü yapabildikten sonra tekrar yatak ıslatan (sekonder)grup olan çocuklardır.
Genetik Faktörler
Enürezis nokturna (gece işemesi) nın oluş nedenlerinin başında ailesel yatkınlık gelmektedir. Ailesinde, örneğin anne ya da babanın herhangi birinde bu rahatsızlığın küçükken yaşanmış olması çocukta da aynı rahatsızlığın ortaya çıkma olasılığını arttırmaktadır. Hatta anne ve babanın her ikisinde de bu sorunun yaşanmış olması halinde çocuğun enüretik olma durumu %75 artmaktadır.
Yetiştirilme Faktörleri
Çocuğun büyüme sırasında içinde bulunduğu koşullar,yetiştirilme faktörleri de "enüretik" olma durumunu etkilemektedir. Huzursuz ev koşulları ya da anne babanın boşanması,kardeş doğumu, anne ya da babanın ölümü, taşınma, okula başlama gibi psikolojik olayların sonucunda yaşanan gerginlikler neticesinde bu durum başlayabilmektedir.
- Merkezi sinir sistemindeki gerekli mekanizmaların gelişmemiş olması,
- Mesane kapasitesinin azlığı,
- Antidiüretik hormon salınımında anormallikler (normal bireylerde gece boyunca böbreklerde idrar yapımını azaltan bir hormonun enüretiklerde yetersiz salgılanıp,uyku sırasındaki idrar miktarının artması)
- Uyku problemleri de gece işemesine sebep olmaktadır. Kişi derin uykuda olduğundan mesane kasılmalarını algılayamaz ve mesane basıncını hissedemediğinden altını ıslatır.
TEDAVİ
Tedavisi planlanan bir çocukta öncelikle bu problemin gerçek sebebinin doğumsal bir yapı bozukluğu olup olmadığından emin olmak gerekir.
Ultrasonografik bir inceleme ile böbrek idrar torbası yapılarında anatomik bozukluk olmadığı belirlendikten sonra, sorun diğer yönlerden ele alınarak çözülmeye çalışılır.
Röntgen gibi görüntüleme metodu ile spina bifida (doğuştan bel kemiğindeki açıklık) ya da idrar muayenesi ile idrar yolu iltihabı olup olmadığının anlaşılması,bu hastalığın ortaya çıkmasında ve gidişatında önem taşımaktadır.
Akupunktur bu konuda ne yapar?
Akupunktur,sempatik ve parasempatik sistem denen vücuttaki birbirine zıt işleyişi olan,fakat birbirlerini dengeleyen iki sistemi ayarlar. Bu ayarı yaparken,aşırı çalışan sistemin çalışmasını azaltır,az çalışan sistemin çalışmasını arttırır. Kısaca dengeyi düzenler ve korur. Örneğin,parasempatik sistem vücuttaki tüm sıvı salgılarını arttıran ve idrar yaptıran sistemdir. Sempatik ise,vücut salgılarını azaltan,idrarı tutan sistemdir. Bu örnekte olduğu gibi bir tarafın az ya da fazla çalışıyor olması dengeyi bozacaktır.
Akupunktur dışında uyguladığımız diğer yöntemler ise sırasıyla şunlardır:
Omurga eklemlerinin pozisyonlarına bakılarak, bu konuda uzmanı olduğumuz "hekimin elleri "ile teşhis ve tedavi (manuel teşhis ve terapi) uygulanır.
Gerekirse özel iğnesiz akupunktur yöntemleri (kupa çekme,akupunktur noktalarına özel tekniklerle yapılan masaj,akupunktur noktalarına yapılan özel ısıtma teknikleri,lazerle yapılan akupunktur) uygulanır.
Şimdiye kadar saydığımız akupunktur ve manuel terapi ve tıbbi masaj yöntemleri,sadece kaslara ve kemiklere yönelik mekanik ve yapısal iyileştirmelerin yanısıra,vücudun kendi salgılayabileceği ilaç etkisi olan kimyasal maddeleri ortaya çıkartır. Bu kimyasal maddeleri vücut ürettiği için,yani dışarıdan vücuda bir kimyasal ilaç verilmediği için,tamamen yan etkisiz ve zararsız bir tedavi yapılmış olur.
Kısaca özetlemek gerekirse,vücut bizim yardımımızla biyokimyasal,biyofiziksel,biyoelektriksel dengesini yeniden düzenler ve hastalık iyileşir. Bu iyileşme hem fiziksel,hem zihinsel ve psikolojik açıdan gerçekleşir.
Bireyin fiziksel sağlığı düzelince moral değerleri düzelir,kendine güveni gelir.