SÜLÜKLE TEDAVİ (HİRUDOTERAPİ) YÖNTEMİ
Latince’de “Hirudoterapi” olarak adlandırılan “sülükle tedavi” yöntemi, aslında M.Ö 15. yüzyıldan bu yana kullanılmakta olan çok eski bir metoddur. Antik dönem Mısır ve Çin kayıtlarının yanı sıra Osmanlı tıbbında da sülükle tedavi yönteminin kullanıldığı, Avrupa’da da Fransız ve Almanlar’ın bu yöntemden yararlandıkları tıbbi kayıtlarda bulunmaktadır. Nikandros, Galen ve İbn-i Sina’nın da sülükle tedavi yöntemlerini kullandıkları bilinmektedir.
Sülükle tedavi hacamat yönteminin doğal bir uygulamasıdır. Hacamat yönteminde hekimin neşter ya da özel uçlu iğneler yardımıyla deldikleri bölgeden kirli kanı akıttıklarını biliyoruz. Burada da sülükler sorunlu bölgede aynı işlemi ısırarak yapmaktadırlar. Aslında sülükler vücuttaki kirli kanı emerek tedavi etmezler. Asıl tedavi edici özellikleri kanı emerken salgıladıkları ve vücuda verdikleri enzimlerdedir. 100’ün üzerinde bioaktif madde içeren bu salgı sayesinde, vücuttaki kan dolaşımı düzenlenir.
Kanın pıhtılaşmasını engelleyici, ağrı giderici,kas gevşetici,antibakteryel (mikrop öldürücü),tansiyon dengeleyici,bağışıklık sistemini düzenleyici ve stres giderici etkilere sahip tıbbi sülüğün bu özellikleri nedeniyle bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.
- Migren ve baş ağrılarının tümü,
- Göz rahatsızlıkları,
- Romatizmal hastalıklar,
- Yumuşak doku travmaları,
- Kalp ve damar hastalıkları,varis
- Yüksek tansiyon,kolesterol,
- İktidarsızlık,üreme organı hastalıkları,kısırlık,
- Felç,kısmi felç,
- Hormonel ve tiroide bağlı şişmanlıklar,
- Kangren,yanık vakaları,her türlü deri hastalıkları (sivilce,egzama,sedef….)
- İyileşmeyen yaralar, ameliyat izleri,vs..
SÜLÜKLE TEDAVİ UYGULAMASI NASIL YAPILIR?
Sülük tedavisinin uygulanmasında dikkat edilecek en önemli husus, hastanın anemi yani kansızlık probleminin olmaması,kanının pıhtılaşmasını engelleyecek bir durumunun olmaması gerekmektedir. Ayrıca hasta kanı sulandıracak herhangi bir ilaç kullanmıyor olmalıdır.
Hamile ve emziren bayanlarda, kalp yetmezliği olanlarda bu tedavi uygulanmaz.
Boğaz,koltuk altı ve kasık bölgesinde ve büyük damarların geçtiği bölgelerde uygulanması sakıncalıdır.
Kullanılacak sülükler tıbbi tedavi için steril ortamlarda özel olarak üretilmiş,steril sülükler olmalı,sadece bir sefer kullanılmalı ve de kullanıldıktan sonra da uygun koşullarda imha edilmelidir.
Sülüğün uygulanacağı bölge tedaviden önce ılık su ile temizlenmelidir. Uzman hekimin kontrolünde, uygun akupunktur noktaları belirlenerek sülüğün o noktaları ısırması sağlanmalı, bu sayede tedavinin etkisi daha güçlü hale getirilmelidir.
Sülüğün ısırdığı yeri kendisinin bırakması beklenmeli, (bu süre yaklaşık 40- 50 dakika kadardır.) asla çekip çıkarılmamalıdır.
Sülüğün ısırdığı yer tedaviden sonra dezenfekte edilmeli,pansuman yapılmalı ve de bir gün açılmadan bekletilmelidir. Bu süre zarfında hasta kanı sulandırıcı ilaç kullanmamalıdır. Kanamanın sızıntı şeklinde 4-6 saat kadar sürmesi normaldir.
Sülüğün ısırdığı bölgenin tedaviyi takip eden günlerde kaşınması en sık karşılaşılan yan etkidir. Ancak kısa bir süre içerisinde kendiliğinden kaybolur.
Sülükle tedavi uygulaması, kesinlikle hekim kontrolünde ve steril bir ortamda yapılmalıdır.
Bu yazı bilgilendirme amaçlı olarak sitemizde yer almaktadır. Muayenehanemizde sülükle tedavi uygulaması yapılmamaktadır. Ancak doktorumuz gerekli gördüğünde yönlendirme yapabilir.